HAYATINA HAREKET KATANLAR / SİNEM BAYRAM

Kimdir ve neler yapar Sinem Bayram?

Merhaba, Anadolu Üniversitesi İletişim Tasarımı ve Yönetimi mezunuyum. TEMA Vakfı’nda Sosyal Medya Koordinatörü olarak çalışıyorum. 30 yaşındayım.

En son okuduğunuz kitap?

-Kız Kulesindeki Kızılderili, Sunay Akın

Son izlediğiniz film?

Kelebekler, Tolga Karaçelik

Yapmaktan keyif aldığınız 3 şey

Kick Boks, dans, kamp

Nasıl bir iş yaşamınız var?

İşimin doğası gereği çalışma saatlerinde bilgisayar başında, geriye kalan zamanın çok büyük bir bölümünde ise telefon başındayım. Özetle parmaklarımın çok, bedenimin az hareket ettiği bir iş yaşamı.

Ne kadar süredir kick boks yapıyorsunuz?

4,5 yıldır kick boks yapıyorum.

Daha önce herhangi bir spor yapmış mıydınız?

Çocukken, ortaokulda okulun atletizm takımındaydım ama sonra uzunca bir süre sporla bağım olmadı. Üniversitede pilates, fitness ve dans deneyimlerim oldu ama istikrarlı olmadı, 3 ayı geçmedi. Kick boks benim en uzun ilişkim🙂

Kick boksa nasıl başladınız?

Bir kapkaççı sayesinde🙂

Bir gün işten çıktım evime gidiyordum. Otobüsten inip eve doğru yürürken bir yandan da telefonla konuşuyordum. Önümde yürüyen bir adam bana dönüp ters ters baktı. Telefonla yüksek sesle konuştuğum için dikkat çektiğimi düşünüp sesimi alçalttım. Sonra o düz devam etti ben de kendi sokağıma sağa döndüm. Meğerse peşimden gelmiş. Evimin kapısına 5 adım kala biri kolumdan çantamı çekti, refleksle çantamı tuttum ve göz göze geldik. İnsan kapkaça uğradığını hemen anlamıyor. Beynimde bir saniye olduğunu düşündüğüm bir zaman diliminde “bu adam kim, neden çantamı tutuyor, acaba tanıyor muyum, bana şaka yapmak isteyen bir tanıdık mı?” gibi düşünceler geçiyor. Sonra adamı tanımadığımı ve çantamı çalmak istediğini idrak ettiğimde gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi derler ya tam olarak öyle donup kaldım. Sonra yine refleksle çantamı bıraktım ve eve doğru koşmaya başladım. O da çantayı alıp koşmaya başlayınca, aynı yöne koştuğumuzu farkedip dönüp geri koştu. Benim dilim tutuldu. Bırakın bağırmayı, konuşamadım bile. Ağzımdan boğuk, abuk sabuk sesler çıkmaya başladı, bir an artık bundan sonra hiç konuşamayacağımı bile düşündüm. Sonra bir komşumuz geldi, polisi aradım. Sonrasında polisle yaşadıklarım bambaşka bir hikaye ancak sonuç olarak benim için çok korkunç bir olaydı ve bu olaya iki türlü tepki verebilirdim. “Nasıl bir şehir burası, nasıl polisler bunlar” diyip ağlayıp sızlayabilirdim; ama ben başka bir yol seçtim. Nasıl bu kadar çaresiz kalabildim, nasıl bu kadar korktum diye kendime kızmaya başladım. Ve mücadele etmeyi seçtim. Bir savunma sporu öğrenmem gerektiğini düşündüm. İş yerime yakın olması ve iyi bir eğitmen olması benim için önemli kriterlerdi. Bir sosyal medyacı olarak başladım araştırmaya, stolklamaya🙂 Websitesi, sosyal medya hesapları, yorumlar vs. O zaman bu kadar ünlü değildi AD Kickboxing ama doğru adres olduğunu anladım tabi🙂 Ön görüşme için gittim “oldu oldu, olmadı bir çay içerim” dedim. Güzel de oldu. 4,5 yıldır çay içmeye devam ediyorum.

İlk deneyiminiz nasıldı, zorlandınız mı?

Grup dersleri benden önce başladığı için grubun seviyesine gelmek için workshopla başladım. O yüzden hemen hemen aynı seviyede insanlardık. Zorlandığım yerler gücümün, kondisyonumun yetmediği yerler oldu tabii. Ama zamanla geliştiğini görmek, o zorlanmaların hediyesini almak çok motive ediciydi.

Antrenmanlarda en çok keyif aldığınız üç şey?
Tekme atmayı ilk sıraya koyabilirim🙂 Ayrıca sparring ve stretchingi de seviyorum. Sparringde sadece bedeninizi değil, aklınızı da kullanmanız gerekiyor. Rakibi tanımaya çalışmak, farklı stratejiler denemek beni çok geliştiriyor. Strecthing de esnekliğimi artırırken hem bedenimi rahatlatıyor hem de kick boksta daha iyi tekmeler atmama yardımcı oluyor.

Bir kadın olarak rahat hissettiniz mi?

Çok rahat hissettim. O salondan içeri girdikten sonra ne yaş, ne cinsiyet, ne iş, ne statümüzle orada var oluyoruz. Herkesin tüm rolleri, kimlikleri dışarıda kalıyor. Sadece bedenimle bir varlık ve Sinem olarak orada oluyorum, diğer tüm arkadaşlar da öyle. Bu da insanı daha özgür ve daha rahat hissettiriyor.

Ailenizin ve çevrenizin tepkisi ne oldu?

Çok farklı tepkiler aldım. Yalnız burada şunu farkettim, kadınların tepkileri ile erkeklerin tepkileri arasında çok büyük fark var. Kadınlar genelde “aa ne kadar güzel, ben de düşünüyorum aslında. Yapabilir miyim acaba, ben de başlasam mı?” diye tepkiler verirken hatta ailemdeki kadınlar bununla gurur duyarken erkeklerden şöyle komik ve dayaklık tepkiler geldi🙂

  • Sen hanımefendi bir kızsın ne işin var kick boksla?
  • Para verip dayak mı yiyeceksin?
  • Sana yaklaşılmaz da şimdi, korkulur senden
  • Sen şimdi birini dövebilir misin?
  • Seni alan yandı
  • Vur bakayım bir tane
  • Hadi gel kapışalım
  • Beni dövebilir misin?

Devam etme motivasyonunuz nedir?

Başlama motivasyonum bildiğiniz gibi kapkaça uğramam sebebiyle, savunmaydı. Ama şu an geldiğim noktada hayatıma çok şey kattı. 2-3 kilo vermeme rağmen 2 beden inceldim. Bedenen kendimi çok daha iyi, güçlü ve sağlıklı hissediyorum. Kendimle, bedenimle, yaşamımla ilgili sürekli yeni bilgiler ve beceriler ediniyorum. Özgüvenim arttı. Bana tüm bu kattıkları aramızda güçlü bir bağ oluşturdu ve artık ona açılmamın vakti geldi. Seni seviyorum Kick Boks, iyi ki seni tanımışım🙂

Sporla birlikte hayatınızda neler değişti?

O kadar çok şey değişti ki.

İlk sloganınız “change your body change your life” dı. Tam olarak bunu deneyimledim aslında. İlk olarak bedenim değişti, inceldim. Biraz biraz kaslarım çıkmaya başladı. Sonra hayatım değişti. Sporun ve böyle bir disiplinin içinde olmanın bu kadar iyi hissettireceğini düşünmezdim. Kendinizi iyi hissedince de bu hissiyatın sürekli olup bozulmamasını istiyorsunuz. Bu düşünce de  beslenmemde bir takım değişiklikler yapmamı sağladı. Zaman zaman kaçamaklarım olmuyor değil; ama bedenimin isyanı ve pişmanlık da hemen peşinden geliyor. Hem düzenli spor hem de beslenmemde  değişiklik yapınca bağışıklık sistemimin de bedenim gibi güçlendiğini fark ettim. Çünkü spordan önce her kış bir kaç kez grip olurdum ve serum yemeden, antibiyotik kullanmadan iyileşemezdim. Spora başladığımdan beri ne serum yedim ne de doktorların “antibiyotiksiz geçmez” diyerek verdikleri antibiyotikleri kullandım. Vücudumu bol su, iyi beslenme ve sporla iyileştirebildiğimi fark ettim.

Hastalıkla ilgili çok büyük bir farkındalığım da reflü konusunda oldu. Mide yanması, sabahları mide bulantısı gibi şikayetlerle doktora gittim. Sabahları dişimi fırçalarken bile midem yanıyordu. Doktor reflü olduğumu söyledi, bana bir sürü ilaçla birlikte bazı yasaklar listesi verdi. Yıllarca kendimi reflü hastası zannettim. Keşke doktor bana o ilaçları vereceğine “yediklerini hazmedecek kadar hareket etmiyorsun, spor yap” deseydi, keşke AD Kickboxing gibi “Hayatına Hareket Kat” deseydi. Çünkü spora başladıktan sonra ne mide yanması kaldı ne ağza sürülmeyecek yasaklar listesi. Artık bedenimi tanıyorum, ne zaman ne yiyeceğimi neyin iyi gelip neyin beni kötü hissettireceğini biliyorum. Bir gün bunu söyleyeceğim aklıma bile gelmezdi ama çantamı çalan kapkaçcıya çok teşekkür ediyorum🙂 Tabii olur da bir gün karşılaşırsak teşekkürden önce bir yumruk atmayı borç bilirim🙂

Son olarak da sosyal hayatımda bazı değişikler yapmamı sağladı. Alkolle çok aram yoktu ama sosyal içiciydim. Arkadaşlarla buluşma denince ilk akla içmek gelirdi. Genelde de cuma günleri buluşurduk. Ama tercihimi artık cuma akşamları 2 saat spor yapmaktan yana kullanıyorum; çünkü bunun bana çok daha iyi geldiğini biliyorum. Hatta ilk zamanlar arkadaşlarım “bir gün de gitme, buluşalım” dediklerinde ısrarla sporu tercih ettim, bir süre sonra onlar da değişti ve sporumun olduğu günler artık teklif bile etmiyorlar🙂

Çok güzel bir yolculuk olmuş. Yaşam şeklini değiştirdikçe bedenimizle birlikte kendimize bakışımız da değişiyor. Sizi değiştiren bir deneyiminiz oldu mu?

Evet, hem de bakış açımı değiştiren bana çok şey öğreten bir deneyim yaşadım. Spora ilk başladığım zaman şınav çalışmalarında 1 tane şınav çekip ikinci de yere yapışıyordum. Benim kapasitem bu herhalde ben şınav çekemiyorum diye düşündüm. Zaman geçti, güç, kondisyon, teknik çalışmaları devam etti. Sonra yine bir şınav antrenmanı geldi. Baktım 2-3 şınav çekiyorum. Çalışmalarla bu kadar gelişebiliyormuş dedim ama yine sınırımın 2-3 olduğunu düşündüm. Sonra zamanla derslere düzenli devam ettikçe bu sayının gittikçe arttığını gördüm ve her seferinde benim sınırım bu kadarmış diyerek kendime duvarlar ördüğümü farkettim. En son şınav sayım 13 olmuştu ve ben “artık tamam, sınırım burası” dedim. Hocam şınav programı ile gelişeceğini söylese de ben bu sınırı aşacağımı düşünmedim ama şınav programını da yapmaya başladım. Şınav programını bitirip bitirip yeni programlar aldım ve şu an şınav sayım 41. Bu hayata bakışımı da değiştirdi. Hayatta da zihnimin bana hep sınır koyduğunu ve beni denemekten vazgeçirdiğini gördüm. Artık onu dinlemiyorum. Kendi gerçek sınırımı görene kadar yapmak istediklerimi denemeye devam ediyorum.

Kick Boks’a başladıktan sonra kapkaçla ilgili ikinci bir deneyiminiz olduğunu biliyorum. Ondan da bahsedebilir misiniz?

Şaka gibi ama kick boksa başladıktan bir yıl sonra maalesef yine bir kapkaça uğradım. Ellerimde poşetlerle İstiklal’den Cihangir’e gidiyordum. Kestirmeden gitmek için biraz sakin bir yola girdim. Merdivenlerden aşağı yürürken merdivenin sonunda biri sağda biri solda 20’li yaşlarda iki gencin durduğunu gördüm. Daha önce kapkaça uğradığım adamla da göz göze geldiğim için etrafıma karşı algım daha açıktı. Bu iki gencin birbirine baktığını ve gözleriyle onaylaştığını hissettim. Merdivenin de tam ortasındaydım. Ya dönüp geri gidecektim ya da yürümeye devam edecektim. Bir şey için hedef olduğumu anladım; ama geri de dönemedim. Çantam bu kez el çantası değil yandan takılan bir çantaydı. Merdivenden indim, ortalarından geçtim. Bir yandan elimle çantamı tuttum. Biraz yürüyünce herhalde bir sıkıntı yok, ben yanlış algıladım diye düşündüğüm bir anda çantamı bıçakla yandan kesti ve aldı ama bir yandan çantamın askısı benim elimdeydi. Bırakmam için çantayla bana vuracak gibi bir hamle yaptı, refleksle hemen “45’e kaçtım” (kick boks’ta gelen ataktan kaçış mesafemizi tabir eden bir terim), sonra koşmaya başladılar. Ben de yine bir saniye olan bir zaman diliminde “ben bunun için kick boksa gittim, korkmamalıyım” diye düşündüm ve başladım  bağırarak peşlerinden koşmaya. Elbette ellerinde bıçak vardı ve ben bıçağa karşı pek teknik bilmiyordum. Eğer bıçakla üstüme gelselerdi, ben kaçardım. Ama onların da belli ki başını o kadar belaya sokmaya niyetleri yoktu. Onlar koştu, ben peşlerinden… 1 kilometre koşmuşuzdur. Bende kondisyon sağlam tabii. Sonra bunlar turistlerin olduğu bir kalabalığa girdi. İki genç beni görünce onlar da benimle koşmaya başladı. Kapkaççılar da daha çok paniğe girip çantayı atıp kaçtılar.
Bu benim için o kadar büyük bir başarıydı ki. Peşlerinden koşmasaydım bile, öyle bir anda donup kalmak yerine, bağırabilmek bile müthiş bir gelişmeydi. Koşmak ve çantayı almak da bayağı bonus oldu:)

Kick Boks’a başlamayı düşünenlere söylemek istedikleriniz var mı?

Düşünmemelerini ve harekete geçmelerini öneriyorum:) Şöyle düşünün; işten çıkıyorsunuz, bir sürü şeyle kafanız dolu oluyor, tüm gün bir sürü stres yaşamış oluyorsunuz. Sonra salonun kapısından giriyorsunuz ve büyülü bir değnek gibi tüm o yaşam geride kalıyor. Sadece bedeninizle oradasınız. Zaten isteseniz de o tempoda, o an oradaki varlığınızdan başka bir şey düşünemiyorsunuz. Benim savaş sanatları içinde Kick Boks’u tercih etmemin sebeplerinden biri de buydu; çok hareketli bir temposunun olması. Hareket etmeye başlıyorsunuz, hem bedeninizin güçlendiğini hissediyor hem de sınırlarınızı görüyorsunuz. Kaç şınav çekebildiğinizi, ne kadar uzağa zıplayabildiğinizi, bir dakikada kaç ip atlayabildiğinizi… Sonra sparring (az güçle karşılıklı çalışma) yapıyorsunuz. Odaklanıyorsunuz, kafanızda stratejiler kuruyorsunuz, karşınızdakinin ne yapacağını ön görmeye çalışıyorsunuz. Neye nasıl tepki verdiğini yokluyor, ona göre bir sonraki hamlenizi planlıyorsunuz. Hayat gibi… Size bir sürü şey öğretiyor, hatta bana 17 yıllık eğitim hayatımın öğretemediği şeyi öğretti: karaciğerimin yerini:)

Sonra ders bittiğinde o kapıdan kendinizi tüy kadar hafiflemiş, daha özgüvenli ve daha güçlü hissederek çıkıyorsunuz. Bu duyguyu yaşayınca şöyle düşünüyorsunuz; kendimi iyi hissetmek için bu güne kadar yaptığım başka çok şeye ihtiyacım yokmuş.

Sinem Bayram / sosyalbiinsan.com 

Çekirgenin Not Defteri serisinde Sinem Bayram ile çektiğimiz 7 Boks Kombinasyonu videosuna aşağıdan ulaşabilirsiniz.